YEŞİL YOL KIRMIZIYA ÇALIYOR!.

YEŞİL YOL KIRMIZIYA ÇALIYOR!.

 

Yaylalar, orada yaşayan insanların kendi aralarında yüzyıllardan beri var olan ve süregelen bir hukuklarının olduğu, bu hukukun da var olan yasalardan ve devlet zorundan bağımsız olduğu yerlerdir.Bu durumu bilmeyen yok.

2600 kilometre uzunluğunda Yeşil Yol projesi yeni ve farklı bir tartışma yarattı.

Tıpkı HES gibi, Gezi Parkı gibi bir tartışma.

Sosyal boyutu var, ekonomik boyutu var.

Sosyal boyutu bir direnişle gündeme geliyor.

Ekonomik boyutu bana göre 2013 tarihinde yayınlanan devlet ormanlarındaki yayla alanlarının

tespiti ve idaresi hakkında yönetmeliktir.

Burada amaç ve kapsam belirtilmiş.

Devlet bu alanları da kendi politikaları doğrultusunda yeniden düzenliyor.

Oralarda resmi olmayan ilişkiler bir esasa bağlı olarak sürdürülmek isteniyor.

Kentlerde yaşanan rant kavgaların benzerleri yaşanacak gibi…

Şu anda var olan durum terk edilmiş görüntüsü veren bir manzaradır.

Eski yayla geleneği kente göçle birlikte yok olup gitmiş, ekonomik hiçbir değeri kalmamıştır.

Bu kadar devasa alanların birkaç kişinin keyfine atıl durması akıl karı değildir.

Bir şekilde buraların da ekonomik bir değer olarak ortaya çıkarılması tespitlerinin yapılması, gelir getirir bir duruma getirilmesi kaçınılmazdır.

Ama yüzyıllardır oraları beklen insanları da mağdur etmemek esastır.

Bu temel yaklaşımlardan sonra Yeşil Yol hakkında birkaç cümle söz edeyim.

Çam ormanlarının sırtından otantik yapının korunarak cennet yaylalarımızın boylamasına 2600 kilometrelik standartlara uygun bir yolla birbirine bağlanmak şüphesiz çok büyük ve muhteşem bir olaydır.

Bu hamleyi Gezi Parkı eylemleri türünden bir başkaldırışla sabote etmeye kalkmak yerine uygun şartlarda uygun yerlerden doğaya olabildiğince az zarar vererek bu yolun tamamlanmasını sağlamalıyız.

HES olaylarını dikkatle izlediğim de karşıma çıkan manzara eksik ve gereksiz itiraz kalıntılarıdır.

Eğer itirazlar doğru bir mantıkla yapılmış olsaydı doğaya verilen bunca zararın önüne geçilmiş olurdu.

Ama öyle yapılmadı tümden HES’lerin yapılmasına karşı çıkıldı.

Bu ülkenin enerjiye de ihtiyacı var, yola, köprüye, baraja da ihtiyacı var.

Burnumuzun dibindeki yaylalarımızı çoğumuz tanımıyoruz.

Yaylalar, derler, denizler, ormanları gibi hepimizin malıdır.

Oraları yüzyılardır bekleyenlerin hakları bakı kalmak şartı ile hepimizin istifadesine sunulmalıdır.

Bunun ilk şartı da ulaşımdır.

O nedenle çevreye uyumlu, doğaya en az zararı veren Yeşil Yola karşı değilim.

Yaylalarımızı beton yığınına döndürmeden ekonomimize kazandırılması, insanların bu güzelliklerden istifade etmesi gerekiyor.

Bunun yolu da orada yaşayan insanlarla devletin bir araya gelerek uygun çözümlerin bulunmasıdır.

Yeşil Yola itirazın perde arkasında zannedersem bu belirsizlik yatmaktadır.

Umarım kısa zamanda devletimiz en uygun çözümü bulur ve Yeşil Yola gereksiz bir pencereden itirazlar son bulmuş olur…

Hayırlı ve bereketli iftarlar dileğiyle Kandiliniz mübarek olsun…

Sevgi ve saygılarımla….


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın