
Çakma Rizeliler!
Hafta sonu İstanbul’daydım. Şampiyonluk yolunda yeşil – mavili takım son derece kritik bir virajı yara almadan döndü ve son beş haftaya girilirken avantajını İstanbulspor deplasman maçından aldığı galibiyetle devam ettirdi.
Bu maçta üst düzey misafirperverlik gösteren sarı – siyahlı kulübün Oflu Başkanı Ecmel Sarıalioğlu’nu bir Rizeli olarak iki kere tebrik ediyorum. Aynı şekilde İstanbulspor’un yönetim kurulu üyesi Muhammet Mete’yi de. Takım havaya girdi, şampiyonluğa koşuyor, İstanbul’da yaşayan Rizeliler günler öncesinde kendilerine ayrılan biletleri tüketmişler. Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan şey “Çakma Rizelilerin” bu maçta yaptıkları. Burası muz cumhuriyeti değil. Adamın elinde ne paso kartı var ne de maçla alakası. Sif şekil olsun diye Rize’nin maçına gelmişler. Kapıda ; “beni maça alın tartışmaları” İstanbulspor yönetimi “adamlık” yaptı. Hiçbir Rizeliyi dışarda bırakmadı ama o içeri giren çakma Rizeliler özellikle şeref tribününde hiç ama hiç yakışmayan hareketler yaptılar. Valla ben utandım, ev sahibi takım 2. Golünü attıktan sonra bizim çakma Rizeliler ağza alınmayacak küfürler.. Size yuh olsun.. Ecmel Başkan bir kez daha adamlığını gösterdi eşi ve ailesi o tribünlerde olmasına rağmen ağzından tek kelime çıkarmadı. Aynı şekilde Muhammet Mete, bir Rizeli olarak hemşerilerine maç öncesi üst düzey yardım etti, bizim kanattan Saffet Mete aynı şekilde ama maç sonu iki kardeş rakip olmalarına karşı yaşananlardan oldukça haklı olarak sitemkârlardı. Kendi evlerine bile bu kadar rahat girdiklerini düşünmediğim bu çakma Rizelileri bir daha Rizespor’un maçlarına gelmesin, yaptıkları üst düzey ayıp onlara hiç yakışmadı. Unutmayın ev sahibi İstanbulspor sizi maça almaya mecbur değil, bu yaptığınız adamlıkla alakalı hiç değil, siz en iyisi İstanbul’un Şengül hamamına gidin ve kese ve köpük masajı yaptırın!..
Yağmalanmamak İçin!
Malum Çaykur Rizespor bundan önceki dönemlerde birçok Türk futbolunda yer alan takımlar gibi her türlü yağmalanmıştı.
Bu kelime biraz ağır olabilir ama maalesef Türk futbolunun hali bu. Alan memnun, satan memnun. Başkanı, yöneticisi, teknik adamı, menajeri ve basını ile…
Siz bakmayın Rizespor bir Erciyes, Mersin, Samsun, Ordu, Manisa veya Gaziantepspor olmadığına..
Ankara bu durumu gördü ve en doğru adama dümeni teslim etti. Düşünün bir kere, Bir Başkan hem siyaseti bilecek, hem iş dünyasını bilecek, hem futboldan anlayacak hem de samimiyet altında taraftarı ile yüz göz olacak. Siyasetten geldiği için her kapıyı açar, telefonu kaldırdı mı işi görür, kimse yok diyemez. İş dünyası keza aynı şekilde, futbol bilgisi sağlam ve bu piyasada yer alan çakallar fazla dişleyemez. Takımla yatıyor, takımla kalkıyor. Öyle günü birlik memleketine gelip, gitmiyor. Sözü fazla uzatmayayım. Hasan Kemal Yardımcı çok zeki bir insan bu adamı Rizeli buldu ve onun; etinden, sütünden, yününden, derisinden, taşımacılığından faydalansın. Bu yazdığım kelimeler tabi ki ironi ama Rizespor’un bir daha yağmalanmaması için ikinci bir Hasan Kemal Yardımcı karşısına çıkmaz. Seneye başta altyapı olmak üzere, yeşil – mavili takımın transfer rotasında çok şeyler değişecek, şimdiden ben söyleyeyim. Çakma menajerlerle değil, uluslararası üst düzey kulüplerle iş birliği altında, her şey şeffaf olacak.
Belediye Takımları
Türkiye Profesyonel liglerde toplam 32 takım Belediye / Kurum takımı olarak mücadele ediyor. Devlet profesyonel takımları sırtında taşımamalı. Ben vergimi, belediye spor takımı kursun, onun havasını üç beş kişi atsın diye vermiyorum. Belediye illa ki spora destek olacaksa vatandaşa spor tesisi yapsın, amatör branşlarda yer alsın. Batan kulüpler hemen isim değiştiriyorlar, örnek İst. Belediye Başakşehir, Malatya Belediye Yeni Malatya, Gaziantep Bel. Gazişehir, Erzurumspor, Erzurum BŞB…. Bu tür belediye ve kamu bütçeli takımlar o ilin amatörüne destek olsunlar. Devlet bunu yasaklamalı, ülkede spor böyle gelişir. Al ihaleyi belediyeden, sonra yalakalık et o belediye takımına futbolcu transferi, tesis yap, vergiden düş. Bunun birde seçim öncesi oy ayağı var. Düşürüyorlar, daha sonra çıkartıyorlar ve şov başlıyor. Bu milletin ödediği vergilerle takım yönetilmez. Halktan kesilen vergiler vatandaşa hizmet olarak dönmesi gerekiyor. Bu takımların taraftarı taşıma taraftar. Kimse izlemiyor, devlet bu işe bir dur desin. Aksi takdirde ülke futbolu başta olmak üzere sporu yerlerde gezer ve devşirme sporcularla olimpiyatlarda istiklal marşı dinlemeye devam ederiz.
Yorum Yapın