SAMSUN SARP DEMİR YOLU ŞARTTIR
Ulaştırma dünyasında yollar ikiye ayrılır: raylar ve asfalt. Her biri kendi hikayesini yazar, her biri malların menzili boyunca iz bırakır. Bugün sizlerle bu iki yolun – demiryolu ve karayolu taşımacılığının – sessiz ama güçlü rekabetine yakından bakmak istiyorum.
Demiryolu taşımacılığı, çevre dostu oluşuyla ve büyük hacimli yükleri uzun mesafelere taşıma kabiliyetiyle yıllardır tercih edilen bir yöntem. Hele ki intermodal taşımacılıkla birleştiğinde, trenler yükleri limandan fabrikaya, oradan perakendeciye kadar neredeyse kusursuz bir koordinasyonla ulaştırıyor. Yarım mil uzunluğundaki yük trenleri, dev bir taşıma bandı gibi ilerliyor raylar üzerinde. Üstelik çevreye duyarlı, çünkü karbon salınımı karayoluna kıyasla çok daha düşük.
Ancak demiryolunun güçlü yanları, onun zayıf yönlerini de beraberinde getiriyor. Maliyet, ilk bakışta bu sistemin en büyük handikapı. Trenlerin ve altyapının kurulumu, işletimi karayoluna kıyasla daha masraflı. Ayrıca her noktaya ray ulaşmıyor. Yükünüz dağın başındaki bir tesise gidiyorsa, iş yine kamyona düşüyor.
İşte tam da burada karayolu taşımacılığı devreye giriyor. Esnek, hızlı ve nokta atışı teslimat sağlıyor. Kamyonla yükünüz kapıdan kapıya taşınabiliyor, üstelik ek altyapı yatırımı olmadan. Bu, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler için büyük bir avantaj. Maliyet açısından da daha erişilebilir olması, karayolunu hâlâ taşımacılıkta en çok tercih edilen yöntemlerden biri kılıyor.
Ancak her şeyin bir bedeli var. Karayolu taşımacılığı, artan trafik, hava koşullarına bağlı aksamalar ve karbon salınımı gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda. Ayrıca uzun mesafelerde demiryolunun maliyet avantajı ortaya çıkıyor.
Günün sonunda tek bir doğru yok. Taşımacılık dünyası artık “ya o ya bu” demiyor. Hibrit çözümler, yani intermodal taşımacılık ( en genel tanımıyla, taşıma aracı değişmeden en az iki farklı taşımacılık modu kullanılarak yapılan taşıma operasyonlarına denilmektedir). giderek öne çıkıyor. Tren ve kamyonun el ele vererek yükleri taşımaları, hem çevreci hem ekonomik bir alternatif sunuyor.
Belki de mesele tercih değil, denge meselesi. Rayların sessiz gücünü, asfaltın esnekliğiyle birleştirebilirsek, hem ekonomimize hem de gezegenimize hizmet etmiş oluruz. Yolun sonunda hepimiz aynı varış noktasına ulaşmak istemiyor muyuz zaten?
Bütün bu söylediklerimize Doğu Karadeniz açısından bakarsak her iki durumda da yokluklarla karşı karşıyayız. Karayolunda sadece bölünmüş ve son derece yetersiz bir duble yolumuz vardır. Önceki yazılarımda bahsettim. Ortalama hız 49-55 kilometreye düşmüş karayoluyla ulaşım ve nakliye yetersiz bir hale gelmiştir. Demiryolu hiç yoktur. Doğu Karadeniz bölgesini kalkındırmak, ulaşım ve nakliye anlamında sorunlarını çözmenin yolu Samsundan Sarp’a yapılacak bir demiryoludur.
Zaman kaybetmeden bu bölgenin kalkınmasına yapılacak en iyi hamle bu demiryoludur.
Bakı Selam ve dua ile.
Yorum Yapın