FETÖNÜN YENİ FİNANS KAYNAĞI MAĞDUR İŞ ADAMLARI MI?

İzin sürecimde Aydın, İzmir, Manisa, Ankara, Afyon başta olmak üzere değişik illerde konaklama ve değişik çevreden insanlarla sohbet imkânı oldu.
Değişik mağduriyetler dinledim ancak özellikle bazı öğretmen ve iş adamlarının ki öncelik verilmesi gereken gruplar. Öğretmenleri nasipse başka bir yazıda değerlendiririz. Bugün korkutma ile hedef alınan iş adamlarının durumuna değinelim.
Öncelikle şu bilgiyle başlayalım. Gezi olaylarına kadar sağ tarafdaki iş adamlarının belki %90 ı fetö ile ilişkili idi. Bu ilişkiler; zaman gazetesi aboneliği, kurban bağışı, himmet, öğrenci yurtlarına ve okullarına çeşitli bağışlar, fetö dernek üyeliği ve başkasını da yardım için teşvik vb eylemlerin en biri yada fazlası şeklinde idi. Bu iş adamlarının belki binde biri bile aslında fetöcü değildi. Bir kısmı piyasada iş yapabilmek ile el altından sopa gösterilerek ikna edilmiş, kimisi özellikle dünyada Türkçeyi yaydıkları yalanına aldanıp sadece bağış olsun diye kimisi de çevresine gösteriş için bunu yapıyordu.
Gezi olaylarından sonra özellikle İstanbul başta olmak üzere pek çok iş adamı ki özellikle hükümete yakın olanlar ilişkilerini kesmeye başladı. 17-25 Aralık sonrasında ise büyük bir çoğunluk ilişkisini kesti yani %90 lar %1 lerin bile altına düştü.
Ancak şimdi dinlediğimiz olaylardan anlıyoruz ki bu süreçte yani 17-25 Aralık sonrası fetö yada onların içindeki extra dolandırıcı başka bir sınıfla birlikte müthiş bir plana imza atılmış.
17-25 Aralıktan kısa süre sonra gazeteci Metin ÖZER içerden aldığım bir bilgi diyerek fetöcülerin vatan hainliğinden suçlanacağını yazmıştı. Tabıki o dönem büyük oranda yargıda, emniyette olan fetö kadroları bu haberi çoktan almışlardı ve bu müthiş plan o sebeple yapıldı.
Dinlediğimiz mağdurlardan anlıyoruz ki; özellikle 17-25 Aralık sonrası irtibatı kesen firmalar kendileri öyle zannetse de aslında fetö bunları ilişkili gibi göstermeye devam etmiş. Sebebi de çok basit o zamandan bugünleri görüp (ihtilal girişimi başarılı olmazsa başlarına gelecekleri tahmin etmek zor değil tabiki) kendilerine karşı bir temizlik hareketi olunca bu şirketleri de ateşe atmak ve bu sayede toplumda hükümet düşmanlığı algısını yaymaya sebep olmak tabi ki aynı zamanda bunları son ana kadar yolmak. ESAS MESELE İSE BELKİ DE 3. İHTİLAL DENEMESİ İÇİN KULLANILACAK MAĞDURLAR YETİŞTİRMEK.
İş adamları ilişki kesse de nasıl ilişkili gibi gözüküyordu sorusuna gelince dinlediğimiz şikâyetlerden yapılanları tahmin edip sıralamak zor değil;
- Zaman aboneliğini 17-25 Aralık sonrası iptal edenlerin bir kısmının aboneliğinin parası önceden peşin alındığı için şirket gazete almak istemese de onun kağıt üstünde aboneliğini devam ettirip gazete başka yere gönderilmiş. (muhtemelen basılıp çöpe giden gazeteler) böylece zaman kayıtlarında abonelik devam edildi gözüküyor. Böylece tirajda düşmüyor bir taşla iki kuş.
- Benzer şekilde abonelik sona erdirilmiştir yazısı isteyenlerin bile şirkette kaydı devam ettirilmiş. Onların yerine (ellerindeki kaynağı gözükmeyen paralardan) ödeme yapılmış.
- Bir kısmının ise yumuşaklığından yararlanılıp ‘’şu evdeki öğrenciler çok zor durumda hiç olmazsa onlara et yedirelim’’ cümlesi ile kurban parası yada çek alınmış ve hemen bunlar şirket ismiyle birlikte fetö tarafından kayıt altına alınmış.
- Bir kısım iş adamına fetöden gelindiği söylenmeden başka bir dernek ismi ile gidilmiş yardım alınmış ve yine fetö kayıtlarına bu şirket isimleri geçilmiş.
- Bir kısmının ise hiçbir delil olmadığı halde sadece şirket isimleri sanki yardım yapıyormuş gibi başka yerden aktarılan kara paralarla kayıtlara geçilmiş.
- Kendisinin haberi olmadan şirket fetöcü bir derneğe üye yapılmış.
- Kendisinin haberi olmadan fetöcü şirketler ile iş yapıldı gibi gösterilmiş.
Buradaki en önemli nokta bazı şirketlere sadece buradaki maddelerden birini uygularken bazılarına bir kaçını çok az bir kısmına çoğunu uygulamışlar böylece olayın düzmece değil gerçek olduğu izlenimi verilerek hedefteki özellikle hükümete yakın şirketler bu şekilde fetö şirket listesine fetö tarafından kayıt edilmiş. Tabi ki bu kayıtlar 15 temmuz öncesine kadar hala fetöcü kaynayan emniyetteki listelerine de yazılmış.
Bunlar ile amaçlanan neler; tahminen şu maddeleri sayabiliriz
- Özellikle hükümete yakın olan mümkün olduğunca fazla şirketi fetöcü gibi gösterip bunların bir şekilde ceza görmesini sağlayarak bunların hükümete karşı olan olumlu düşüncelerinin hükümet düşmanlığına dönmesine sebep olmak.
- İşin sulandırıldığı izlenimi vererek insanların artık yeter demesine sebep olmak.
- Bu arada kendilerine yardım eden bazı şirketleri korurken kılıf bulma kolaylığı
- Haksız yere suçlanan bu firmalar aklanırken gerçek suçlulardan da araya katarak onları temize çıkarmaya çalışmak.
- Azalan finans kaynaklarını arttırmak.
Bu beşinci madde para kaynağı açısından çok önemli; ilk saydığımız 7 maddeden biri ile ilişkili gibi gösterilen şirket sahibi hala emniyet içinde bulunan yada açığa alınan bir fetöcü tarafından(aktif görevli ismi verilerek) aranarak. Şirket isminin yada kendi isminin fetö listesinde olduğu ve belli miktarda parayı vermesi halinde isminin silineceğinin söylenmesi. Şirket sahibi 17-25 Aralık sonrası ilişkiyi kestiğini söylese de o 7 maddeden biri örneğin ‘’falanca tarihte bir vakfa kurban vermişsiniz ama verdiğiniz çek fetönün yurdundan çıktı dolayısı ile fetöcü olarak listeye girmişsiniz. Biz sizin fetöcü olmadığınızı biliyoruz ama sizi listeden silmemiz bizim için bir risk ve bu risk için bu parayı istiyoruz’’ gibisinden çeşitli kuyruklu yalanlar. ( bazı dolandırıcılar da aynı taktiği kullanıyor) söylemek zor değil.
Tabi bir kere para alınmaya başlandı mı. Bu sefer falanca amir durumu duymuş ona da para vermezsek oda risk altında vb. yalanlar ile söğüşlemeye devam etmeye çalışmakta kolay.
Bu ortamda hem devlete hem de o iş adamlarına çok önemli iş düşüyor.
Devletin yapması gereken;
Bir şirketin yada iş adamının 17-25 Aralık sonrası düzenli olarak onlara bağış yaptığı kanıtı gibi kesin veriler yoksa rahat olması gerektiği açıklanmalı. Sahte kayıt ve kandırılarak alınan bağış ve yardımların kesinlikle önemsenmeyeceği açıklanmalı ve en önemlisi bütün iş adamlarına çağrı yapılmalı ve polis istihbarata başvurup 17-25 Aralık öncesi ve sonrası ne kadar ilişki ve görüşmüşlük varsa hepsinin söylenmesinin istenmesi. Unutulmamalı ki bu iş adamlarının binde biri bile aslında fetöcü olmayıp kimi yardım amaçlı, kimi onlar sayesinde menfaat sağlama amaçlı kimi de kaset vb şantajlarla zorunlu olarak fetöyle ilişkiye giren kişiler. Bu ilişki sebebini açıklayan ve artık ilişkisini keşmiş olan iş adamlarına dokunulmayacağı açıklanmalıdır. Yıllık cirosu milyar dolarlara ulaşan yanında binlerce insan çalıştıran bazı iş adamları bile sırf bu şantajlar sebebi ile işine konsantre olmak ta zorlanıyor. Bunun olumsuz faturasını yine bu millet ödeyebilir.
İş adamları ise devletin bu hamlesini bile beklemeden en yakın istihbarat merkezine gidip ‘’falanca tarihe kadar ben bunların iç yüzünü bilmiyordum çeşitli yardımlarım oldu ancak ben doğruyu görüp ilişkiyi kesmeme rağmen onlar beni ilişkili göstermişler’’ deyip kendisine yapılan şantajı anlatmalı.
Bu mesele çok önemli hem devletin hem milletin kafasının çok ağrımasına sebep olabilir. Devlet biran önce bu iş adamlarına güvence vermeli. Anlattığımız olayları fetöcülermi yoksa sadece bu listelere vakıf dolandırıcılar mı yapıyor kesin olarak bilemesek te bu konuda çok şikayet var. Biran önce üstüne gidilmeli. Mağdur iş adamlarının rahatlamasına sebep olunmalı.
Ayrıca şunu belirtelim. Temizlik yargıda, emniyette, askeriye de, Tübitakta (ve benzeri kuruluşlar) ve özellikle siyasette çok önemli bunlar tamamen bitmeden başka yerde temizlik kurunun yanında çok yaş yanmasına sebep olabilir. Ayrıca bu saydığımız yargı, asker, emniyetteki fetöcülerin tamamına yakını oraya girerken yada kıdem alırken tubitaktaki fetöcüler dandik projelere para aktarırken haksızlık yapıldığını biliyor yani fetönün pisliklerinin enaz bir kısmına vakıftı. Ancak piyasadaki iş adamlarını bunları direk yaşamadıkları için; soru çalmak dahil olmak üzere pek çok pisliğin bunlar dedi kodu diye kandırılması kolaydır.
Siyasetteki fetöcülerin de yapılan haksızlıkları bilmeme ihtimali (en azından haksız atamalar) yok gibi bu sebeple tekrar söylüyorum. Emniyet, askeriye, yargı, tübitak ve siyaset çok önemli acilen buralar tamamen temizlenmeli. Bunlar temizlenmeden yapılmaya çalışılan temizlik hem sağlıklı olmaz hem de tekrar üremelerine sebep olabilir.
Yorum Yapın