RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III / Hülya AKMEHMET

Hülya Akmehmet
“Rize’de Karadeniz kültüründe yetişen bir ailede kız çocuğu olmak kolay değildir.
Ben şanslıydım. Beni özgüveni yüksek bir birey olarak yetiştiren bir ailem oldu.
Bu kız çocuktur yapamaz demediler. Babam balıkçıydı. Kayıkhanede babasına yardım
etmekten büyük bir mutluluk duyan bir çocukluk yaşadım. Şimdi o güzel çocukluğumdan
kalan tecrübelerle bugüne taşınan yerdeyim.”
 Hülya AKMEHMET


 

Rize’nin kadın
girişimcilerinden biri
olarak iş hayatına
atılan Hülya Akmehmet,
ev hanımlığından iş
hayatına geçişinde
yaşadığı zorluklara
rağmen hedefinden
vazgeçmeyerek
bugünlere gelmiştir.
Azim ve kararlılığıyla
hareket etmiştir.
Örnek alınan bir
iş kadını olarak
Rize’de iş hayatına
atılmayı düşünen
kadın girişimcilere
emsal teşkil eden
bir serüvenin de
kahramanı olmuştur.
Sizi tanıyabilir miyiz?
06.06.1973 Rize doğumluyum. Sahilde doğan, balıkçılıkla hayatını devam ettiren bir babanın çocuğuyum. Annem Emine Buyran,
babam Haşim Buyran. Altıncı çocuk olmam nedeniyle çok nazlı büyüdüm. Altı kardeşiz. En küçükleri benim. Rahmetli babam bize konuşma ve yaşama hakkını fazlasıyla verdi. İleri görüşlü ve Atatürk
sevgisi çok olan bir babanın çocuğuyum. 18 yaşında evlendim ve
hayatım farklı bir yöne girdi. 18 yaşında evlenme kararımı çok istememişti ailem. Tercihim bu olunca saygı duydular. 31 yıllık evliyim
iki çocuğum var. İki erkek annesiyim.
Nasıl bir ailede büyüdünüz?
Özgüveni yüksek çocuktum. Rize’de bir kız çocuğunun
kararlı olarak, kendine güvenerek büyümesinin temelinde
Karadenizlilik yatsa da en önemlisi ailesinin yetiştirme tarzıdır. Anneyle her şekilde diyalog kurabiliriz ama kız çocuğu olarak baba ile kurulan diyalog karakter oluşumunda
çok daha etkili oluyor. Babasıyla konuşup beraber vakit
geçirebilen bir kız çocuğuydum. Bunun artılarını hayatım
boyunca yaşadım.”
Bizim dediğimiz olmasa da her konuda herhangi bir şeyde konuşulan danışılan bir ailede büyüdüm. Çok zengin değildik ama
evde konuşulanlar bizim yanımızda konuşulur kararlar bizim yanımızda verilirdi. Biz de fikrimizi rahatlıkla söylerdik. Çok korkularımız
 
yoktu. Rahattık. Ben en küçükleri olduğum için biraz
göz bebeği olarak büyüdüm. Çocukları nazlanmanın bir
sorun olduğunu düşünmüyorum. Ne kadar sevilirse ve
nazlanırsa o kadar güzel olur bence. Çok sevmeyeyim
sonra sorun çıkar mantığında büyümedim. İyi ki de olmadı. Ben çok şanslıydım.
Reşat Akmehmet ile nasıl tanıştınız?
“Başına buyruk ama ne istediğini bilen bir insanla özgüveni yüksek bir kadının buluşmasıydı…. Birbirini anlamak ve tamamlayabilmek çok
değerlidir. Bizim bir araya gelip bunca yıl yan
yana durmamızın temelinde bu bağlılık yatıyor.”
Ben liseyi bitirdim ama Reşat Bey’i daha önce tanımıyordum. Sokakta belki birbirimizi görmüşlüğümüz
vardı. Neticede Rize küçük bir şehir ve herkesle karşılaşabiliyorsunuz. 90’lı yılarda babasının istediği üzerine Reşat Bey’in bir evlendirme girişimi olmuş. Annesi
ona uygun bir gelin adayı bakıyormuş ama Reşat Bey’de başına buyruk biriydi. O kendi istediği olsun düşüncesiyle arayışa çıkmıştı. Görücü usulünü istemiyordu. Tesadüf oldu tanıştık.
 Kendimi orada mutlu olacağımı düşündüm. Reşat Bey’de anlaşarak evlenmek
istiyordu. Ailesinin yaşantısı kıymetli. Benim Rize’de hayal edebileceğim en önemli portföydü. Ailede

yaşam tarzları anlamında baskı yoktu, saygısı yüksek olan bir aileydi. Bu benim yapıma da

çok uyuyordu. bir iki görüşmeyle evlenebiliriz kararı çıktı. Ailelerimiz de saygı duydu. Allah rahmet
eylesin rahmetli kayınpederim bu işin baş rolünü o üstlenmişti. İyi ki de yapmış. Kayınpederim
rahmetli olana dek beni el üstünde tutan bir adamdı. Korudu kolladı…
Babanızdan kalan en büyük miras nedir?

 
Ben hayatımda hiçbir zaman kız çocuktur, yapamaz, uzak dursun olarak büyütülmedim.”
Her şeyi yapabilme adına hayata baktım. Babamın bir oğlu var, beş kız çocuğunun için de
bir erkek çocuk… Dolayısıyla çok nazlı yetişti. Üşengeç nazlı olarak yetişti ama erkek çocuk
olarak babasına bizim kadar sırt verecek tarzda değildi. Erkek çocuk olarak babaya hayrı gelecek bir çocuk değildi. Babam kızlarının da etrafında olmasından gurur duyan bir babaydı.
Şimdiki kayıkhane kültürünü biz o dönemlerde yaşadık. Babamla balığa çıkmadım çünkü küçüktüm. Denize gider yüzerdik. Babam kayık bakımı için kayıkhanede olduğu sürece biz de
onun yanında olurduk. Kayıkhanede işleri yapmayı bilirim. 47 yaşındayım ve hala çekiç almayı, yer kırmayı, denge yapmayı, terazi tutmayı, işe yaramayan çiviyi çıkartmayı bilirim. Macun
yapmayı, boya yapmayı... Her şeyi bilirim. Bizim evde benden büyük ablalarım da vardı ama
onların benim gibi talebi yoktu. Ben babamın yanında olmayı isterdim. Arkasından ağladığımı
çok bilirim. Beni de kayıkhaneye götürsün isterdim. Hayatımın en güzel anlarıydı.

Hayatınızda bir kırılma noktası
oldu mu?
18 ve 22 yaşında Anne olmak bir dönüm
noktasıydı. Ne yaparsan yap en iyisini yap
mantığında oldum ben. Önce iyi bir anne
olmak istedim. Bugün arkaya baktığım zaman doğru işler yaptığımı daha iyi görüyorum. Çocuklarım kendi istedikleri işte başarılı bir şekilde hayatlarını sürdürüyor.
İş hayatına nasıl geçiş yaptınız?
“Bir şeylerin eksik olduğunu hissettiğinizde asıl yapmanız gerekenler
bilinçaltınızdan çıkıp hayat buluyor.
Erken evlendim. Erken yaşta anne oldum ve annelik benim ilk önceliğim
oldu. Zaman geçtikçe başka bir şeylerin de olabileceğini hissettim. Aktif
olarak çalışma hayatım yoktu ama
eşimin işlerini uzaktan da olsa takip
etmeye başladım ve şimdi kadın girişimci olarak kendi işimde çalışıyor
olmanın mutluluğunu yaşıyorum.”
Aile ortaklıkları çok önemli. Kayınpederim ailesini bir arada tutmak isteyen profesyonel bir
iş adamıydı. Reşat Bey ve ağabeysinin de ortak olduğu 40 yıllık aile şirketini devam ettirmek
istiyordu. Kayınpederim bunun devam etmesini isteyen bir insandı. Çocuklar buna dahil oldukça gelinler işin içine girince bu ortaklığı yürütemedik. Aile şirketlerinin uzun ömürlü sürme
olasılığı düşüktür. Bizim için de böyle oldu. Kendi alanlarımızda ilerleyen bir iş hayatımız oldu.
Benim bireysel olarak hayatımda bir şey yapma arzusu hep vardı. Rahmetli kayınpederim de sen iyi bir anne olmalısın çocukların eğitimiyle uğraşmalısın onları iyi bireyler olarak
yetiştirmelisin dediği ve isteği bu doğrultuda olduğu için ben de bu yolda ilerlemiştim. Çocuklar üniversite eğitimi için Rize’den ayrılınca ben peşlerinden gitmedim. Kendi ayakları
üzerinde şimdiden durmalısınız dedim. 2015 yılında da kayınpederimi kaybettik. O sıra Reşat
Bey’de aile şirketinde devam ediyordu. Ben kendi çabalarımla gözlemlerimle işimizi öğreniyordum. Kayınpederim vefat ettikten sonra ben de bu işi yapabilirim dedim. KOSGEP kurslarına gittim, sertifikamı aldım. Bu bayilik işine başladım. Reşat Bey’in de ciddi bir portföyü
vardı. Bu işlerin geçmişinde kendisinin çok iyi çalıştığı markalar vardı. Ben bu işe başladığım
zaman eşim KOÇ Holding’e benim için öneride bulunmuştu. Bu yolda yürüyecekseniz Hülya
Akmehmet’le yürüyün dedi. Türkiye’de 78 bayii içinde ki iki kadın bayiden biriyiz. Onlarda
bana inandılar. Kadın girişimci olarak bana destek verdiler ve bu işe başladık. Çok zorlandım
RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III _ 175
çok sıkıntı çektim. Reşat Bey, büyük oğlumdan bu işi
bırakmam için beni ikna etmesini istemişti. Bütün
varlığını dağıtıyor bu işin altından kalkamayacak söyle bu işi bıraksın seni dinler demiş.
Oğlum da bırakalım yapsın, kaybederse
de yapamadım diye kendi görsün
tecrübe etsin demiş. Şimdi o
günlerden bugünlere geldik.
İyi ki bırakmamışsın durumuna geldik. Anadolu
Grubu Coca Coladan teklif geldi.
Reşat Bey benim
için Hülya Akmehmet
yeni bir şirket kurdu çok
istekli benden daha hesaplı
düşünen hareket eden bir kadın
girişimci diyerek, bayiyi bünyemize
aldık. Yedi yıl bitiyor. Hala işimin başındayım. Rize’de kadın girişimci olarak bir
şeyler yapmak, kadınlara örnek olmak çok
özel bir duygu.
Hobileriniz nelerdir?
Müzik dinlemeyi çok seviyorum. Sanata
çok düşkünüm. Sporu ve maçları bir kadın
olarak olabildiğince takip etmeye bakarım. Her hafta maçları izlemem
ama kimin ne yaptığını nerede
olduğunu takip ederim. Rizespor’u bilirim en azından. Çocuklarımla
zaman geçirmeyi
çok seviyorum.
Şu an İstanbul’da
yaşıyorlar bizi ziyarete
gelip gidiyorlar. 2015 yılında Rize’den ayrılmayı eşim
düşünmüştü ama ben istemedim.
Benden dolayı Rize’de kaldık. Çocuklarımız özgür bıraktık. İstedikleri işi yapsın
dedik. Kendi işlerini kendileri seçtiler.

Bir Rizeli olarak dağları çok sevmem deniz kenarında olmayı severim. Deniz kokusunun
olmadığı yerde yapamam.
“İş alanımın dışında kendimde sorumluluk hissettiğim bir konuda Rize’nin kültürünü yaşatmak, duyurmak… Dışarıdan gelen misafirlerime Rize kültürünü tanıtmak adına yöresel yemekleri tattırmayı çok seviyorum. Burada da bir Karadeniz
yemek kültürünün olduğunu göstermek istiyorum. Bir Karadeniz menüsü olduğunun bilinmesi için bizlerin buna önem vermesi gerekiyor. Buraya biri geliyorsa onu
yöre mutfağına yönlendirmek gerekir. Rize’ye geldiğini tam anlamıyla hissetmeli
ve bunu en orijinal haliyle tattırmalı, Rize’yi gezdirip uğurlamalı. Ben böyle yapıyorum.”
Reşat Akmehmet’in en güzel ve en kötü huyu nedir?
Bir kadın girişimciyim ama neticede anne ve ev hanımıyım da. Biz kadınlar aynı anda pek
çok şeyi yapma kabiliyetine sahip olarak doğuyoruz. Yoksa bu kadar işi aynı anda aksatmadan nasıl yapabilirdik. Eşim Reşat Bey’in en iyi huyu yemek yoksa sorun etmemesidir. Ekmek
peynir versen onunla idare edebilir. Ben deniz çocuğu olduğum için balık kültürünü de çok
ayrı severim ama eşim maalesef benim kadar balık tutkunu değil. Bana destek olan yolumun
açılmasını kolaylaştıran benim değerli varlığımdır kendisi.
 
Elinizde sihirli bir değnek olsa
neyi değiştirmek isterdiniz?
Biraz daha karlı bir iş yapmak isterdim.
İşim için, çalışanlarımın daha mutlu çalışması adına hayat standartını devam ettirmek için bunu yapmayı isterdim. Yaptığım
işten elbette memnunum. Başka alternatifleri ileride değerlendirir miyim bilemem
ama bir işin en iyisini yapma gayesi hep
oldu. Bu sadece kendi egom için değil,
ben bir iş veren olarak ne kadar iyi koşullar
sağlarsam benimle beraber çalışanlarda o
kadar iyi şartlarda çalışmaya devam eder.
Genç kadın girişimcilere ne
önerirsiniz?
“Yüksek topuklu ayakkabılarımı
bu işe başladığımda rafa kaldırdım.
İşimi masa başında oturarak değil
işin sahasına inebilen bir iş kadını
olarak yaptım.”
Eğer elinizi bir iş yapmak istediğinizde
taşın altına koyacaksanız o işe girişin. Masada oturarak değil işin her alanında kendini ortaya koymak gerekiyor. Ben ilk bayiliğimde ürünleri bir bir tanıyabilmek için
müşterilerimin yüklerini bizzat hazırladım.
Depocumuz bana derdi ki Hülya Hanım
her şey cam ve ağır dokunmayın. Ben bu
ürünlerin bu çeşitliliğini katalogdan değil
de bizzat görerek taşıyarak ve nasıl korunduğunu nasıl paketlendiğini nasıl yüklendiğini nasıl
teslim edildiğini akşam olunca nasıl hesap alındığını öğrenmek istedim. Her şekilde sahada
oldum. O yüzden bir işe atılacak olan kadınların öncelikle bunu kavrayarak başlaması gerekir.
O zaman gerçek anlamda iş kadını oluyorsunuz.

 
Babanız ve kayınpederiniz size nasıl izler bıraktı?
Babam ömrünü denizlerde geçirmiş bir balıkçıydı. İlkokul mezunu olsa bile hesap kitap
dengesini yapabilen bir adamdı. Makineler olmadan aklından tüm hesapları yapabilen bir
adam olarak hatırlıyorum. Babamın matematik gücünden çok etkilenmiştim. Kayınpederim
ise önemli bir iş adamıydı. İnsana değer vermeyi insanı sevmeyi kırmamayı üzmemeyi ondan
gördüm. Her ikisi de baba figürü olarak benim için şükranla yad edeceğim kıymetlilerimdir.

RİZELİNİN BAŞARI ÖYKÜSÜ III
YAZARLAR: ALİHAN TELATAR & SELİM DENİZALP


Önceki Haber 
Sonraki Haber

Yorumlar

Yorum Yapın